|
Kategorie |
Englisch |
Türkisch |
|
General |
|
1 |
General |
a can–do attitude n.
|
bir işi yapmak için gereken heves |
|
2 |
General |
a can–do attitude n.
|
bir işi yapmak için gösterilen gayret |
|
3 |
General |
do all one can do v.
|
elinden geleni yapmak |
|
4 |
General |
do the best one can do v.
|
elinden geleni yapmak |
|
Phrases |
|
5 |
Phrases |
be as much as somebody can/could do (not) to do something v.
|
elinden geldiğince dayanmak |
|
6 |
Phrases |
be as much as somebody can/could do (not) to do something v.
|
elinden geleni yapmak |
|
7 |
Phrases |
be as much as somebody can/could do (not) to do something v.
|
bir şeyi zar zor/güç bela yapmak |
|
8 |
Phrases |
the least (one) can do expr.
|
yapması gereken (şudur) |
|
9 |
Phrases |
the least (one) can do expr.
|
en azından (şunu) yapabilir |
|
10 |
Phrases |
the least (one) can do expr.
|
hiç olmazsa (şunu) yapabilir |
|
11 |
Phrases |
the least (one) can do expr.
|
elinden gelen (şu) oldu |
|
12 |
Phrases |
it's the least I can do expr.
|
lafı mı olur, rica ederim |
|
13 |
Phrases |
could/can do without something expr.
|
bir şey olmasa iyi |
|
14 |
Phrases |
could/can do without something expr.
|
bir şeye rastlamam umarım |
|
|
15 |
Phrases |
could/can do without something expr.
|
bir şey olmasın |
|
16 |
Phrases |
could/can do without something expr.
|
bir şey almayayım |
|
17 |
Phrases |
could/can do without something expr.
|
bir de o eksik kalsın |
|
18 |
Phrases |
the (very) least you can/could do expr.
|
elinden gelenin en azı |
|
19 |
Phrases |
the (very) least you can/could do expr.
|
yapman gereken en ufak şey |
|
20 |
Phrases |
the (very) least you can/could do expr.
|
yapabileceğinin en azı |
|
21 |
Phrases |
the (very) least you can/could do expr.
|
en azından yapılan |
|
22 |
Phrases |
the (very) least you can/could do expr.
|
hiç değilse yapabilmek |
|
Proverb |
|
23 |
Proverb |
never put off till tomorrow what you can do today
|
bugünün işini yarına bırakma |
|
24 |
Proverb |
don't put off for tomorrow what you can do today
|
bugünün işini yarına bırakma |
|
25 |
Proverb |
you never know what you can do till you try
|
denemeden bilemezsin |
|
26 |
Proverb |
you never know what you can do till you try
|
denemedikçe bilemezsin |
|
27 |
Proverb |
those who can, do; those who can't, teach
|
(bernard shaw tarafından öğretmenleri aşağılamak amacıyla söylemiş bir söz) elinden hiçbir iş gelmeyen öğretmen olur |
|
28 |
Proverb |
never put off until tomorrow what you can do today.
|
bugünün işini yarına bırakma |
|
29 |
Proverb |
everyone can find fault, few can do better
|
herkes hata bulabilir, önemli olan/zor olan yapıcı olmaktır |
|
30 |
Proverb |
everyone can find fault, few can do better
|
herkes eleştirir, önemli olan/zor olan yapıcı olmaktır |
|
31 |
Proverb |
everyone can find fault, few can do better
|
eleştirmek/hata bulmak kolaydır, önemli olan/zor olan yapıcı olmaktır |
|
Colloquial |
|
32 |
Colloquial |
can-do n.
|
beceriklilik |
|
33 |
Colloquial |
can-do n.
|
heveslilik |
|
34 |
Colloquial |
can-do n.
|
kendine güvenme |
|
|
35 |
Colloquial |
tell (one) what (one) can do with (something) v.
|
(bir şeyi) alıp ne yapabileceğini söylemek |
|
36 |
Colloquial |
tell somebody what they can do with something v.
|
(birine) alıp bir tarafına sokmasını söylemek |
|
37 |
Colloquial |
tell somebody what they can do with something v.
|
(birine) al bir tarafına sok demek |
|
38 |
Colloquial |
tell somebody what they can do with something v.
|
(birine) münasip bir yerine sok demek |
|
39 |
Colloquial |
tell somebody what they can do with something v.
|
(birine) münasip/uygun bir yerine sokmasını söylemek |
|
40 |
Colloquial |
be all somebody can/could do (not) to do something v.
|
elinden bir tek bir şeyi yapmak ya da yapmamak gelmek |
|
41 |
Colloquial |
as much as somebody can/could do (not) to do something v.
|
bir şeyi yapmak/yapmamak için elinden geleni yapmak |
|
42 |
Colloquial |
as much as somebody can/could do (not) to do something v.
|
bir şeyi yapmak/yapmamak için elinden geldiğince uğraşmak |
|
43 |
Colloquial |
as much as somebody can/could do to do something v.
|
bir şeyi yapmak için elinden geleni yapmak |
|
44 |
Colloquial |
as much as somebody can/could do to do something v.
|
bir şeyi yapmak için elinden geldiğince uğraşmak |
|
45 |
Colloquial |
can-do adj.
|
zorluklar karşısında kendine güvenen, becerikli |
|
46 |
Colloquial |
can-do adj.
|
hevesli |
|
47 |
Colloquial |
come on you can do it expr.
|
haydi bunu yapabilirsin |
|
48 |
Colloquial |
anything else can I do for you? expr.
|
size yardımcı olabileceğim başka bir şey var mı? |
|
49 |
Colloquial |
anything else can I do for you? expr.
|
size başka nasıl yardımcı olabilirim? |
|
50 |
Colloquial |
anything else can I do for you? expr.
|
yardım etmemi istediğiniz başka bir şey var mı? |
|
51 |
Colloquial |
anything else can I do for you? expr.
|
başka bir şey istiyor musunuz? |
|
52 |
Colloquial |
anything else can I do for you? expr.
|
başka bir ihtiyacınız var mı? |
|
53 |
Colloquial |
we, you can/could/might do worse (than...) expr.
|
bir şeyi yapmak iyi fikir |
|
54 |
Colloquial |
we, you can/could/might do worse (than...) expr.
|
iyi/yerinde bir karar |
|
55 |
Colloquial |
can/could do without expr.
|
olmasa iyi |
|
56 |
Colloquial |
can/could do without expr.
|
rastlamam ularım |
|
57 |
Colloquial |
can/could do without expr.
|
beni ilgilendirmez/ilgilendirmiyor |
|
58 |
Colloquial |
can/could do without expr.
|
almayayım |
|
59 |
Colloquial |
can/could do without expr.
|
eksik kalsın |
|
60 |
Colloquial |
can/could do without expr.
|
bulaşmak istemem |
|
61 |
Colloquial |
can/could do without expr.
|
bulaşmasam iyi olur |
|
62 |
Colloquial |
can do with expr.
|
-e ihtiyacı var |
|
63 |
Colloquial |
can do with expr.
|
olsa iyi olur |
|
64 |
Colloquial |
can do with expr.
|
olsa/ile hiç fena olmaz |
|
65 |
Colloquial |
can-do expr.
|
yapabilirim |
|
66 |
Colloquial |
can-do expr.
|
hallederim |
|
67 |
Colloquial |
can-do expr.
|
olur, yaparım |
|
68 |
Colloquial |
what can I do you for? expr.
|
senin için ne yapabilirim? |
|
69 |
Colloquial |
what can I do you for? expr.
|
sizin için ne yapabilirim? |
|
70 |
Colloquial |
what can I do you for? expr.
|
sana/size nasıl yardımcı olabilirim? |
|
71 |
Colloquial |
what more can (one) do? expr.
|
(biri) daha ne yapabilir? |
|
72 |
Colloquial |
what more can (one) do? expr.
|
(biri) başka ne yapabilir? |
|
Idioms |
|
73 |
Idioms |
the least someone can do n.
|
birinin en azından yapabileceği şey |
|
74 |
Idioms |
be all somebody can/could do (not) to do something v.
|
elinden geleni yapmak |
|
|
75 |
Idioms |
be all somebody can/could do (not) to do something v.
|
kendini zor tutmak |
|
76 |
Idioms |
be all somebody can/could do (not) to do something v.
|
kendini tutmaya çalışmak |
|
77 |
Idioms |
be all somebody can/could do (not) to do something v.
|
kendisiyle mücadele etmek |
|
78 |
Idioms |
be all somebody can/could do (not) to do something v.
|
tüm/olanca/var gücüyle yapmaya/yapmamaya çalışmak |
|
79 |
Idioms |
be all somebody can/could do (not) to do something v.
|
tüm/olanca/var gücünü kullanmak |
|
80 |
Idioms |
could/can do without something v.
|
olmamasını/yapmamasını ummak |
|
81 |
Idioms |
could/can do without something v.
|
olmasa/yapmasa iyi olmak |
|
82 |
Idioms |
do all one can v.
|
elinden geleni yapmak |
|
83 |
Idioms |
can do something on one's ear v.
|
kolayca/zorlanmadan yapmak |
|
84 |
Idioms |
can do something on their ear v.
|
kolayca/zorlanmadan yapmak |
|
85 |
Idioms |
do all one can v.
|
tüm yolları denemek |
|
86 |
Idioms |
be all somebody can/could do (not) to do something v.
|
bir şeyi yapmak (ya da yapmamak) için elinden geleni yapmak |
|
87 |
Idioms |
be all somebody can/could do (not) to do something v.
|
bir şeyi yapmak (ya da yapmamak) için her yolu denemek |
|
88 |
Idioms |
be all somebody can/could do (not) to do something v.
|
(bir yapmamak) için kendini zor tutmak |
|
89 |
Idioms |
can do something standing on your head v.
|
kolayca/zorlanmadan/gözü kapalı yapmak |
|
90 |
Idioms |
can do something standing on your head v.
|
kolayca yapabilmek |
|
91 |
Idioms |
can do something standing on your head v.
|
gözü kapalı yapabilmek |
|
92 |
Idioms |
(one) can do worse expr.
|
daha iyisi olamaz |
|
93 |
Idioms |
everyone can find fault, few can do better expr.
|
yapılan işi herkes eleştirebilecekken; daha iyisini yapabilecek (olan kişi) pek azdır |
|
Speaking |
|
94 |
Speaking |
a father can only do so much at the birth expr.
|
bir baba doğum sırasında ancak bu kadarını yapabilir |
|
95 |
Speaking |
is this the best you can do? expr.
|
bulabileceğinin en iyisi bu muydu? |
|
96 |
Speaking |
only one that can do it expr.
|
bunu yapabilecek tek kişi |
|
97 |
Speaking |
I can do this expr.
|
bunu yapabilirim |
|
98 |
Speaking |
I can do this trick in reverse expr.
|
bu numarayı tersten yapabiliyorum |
|
99 |
Speaking |
let's see what we can do expr.
|
bakalım ne yapabiliriz |
|
100 |
Speaking |
you can do something good with this money expr.
|
bu parayla iyi bir şey yapabilirsin |
|
101 |
Speaking |
this is all I can do expr.
|
bütün yapabileceğim bu |
|
102 |
Speaking |
there isn't anything they can do about it expr.
|
bu konuda yapabilecekleri hiçbir şey yok |
|
103 |
Speaking |
that is all I can do expr.
|
bütün yapabileceğim bu |
|
104 |
Speaking |
I don't know what i can do about it expr.
|
bunun hakkında ne yapabileceğimi bilmiyorum |
|
105 |
Speaking |
can you teach me how to do that? expr.
|
bunu nasıl yaptığını öğretir misin? |
|
106 |
Speaking |
what else can I do? expr.
|
başka ne yapabilirim? |
|
107 |
Speaking |
can you teach me how to do that? expr.
|
bunu nasıl yapıldığını öğretir misin? |
|
108 |
Speaking |
how can I do this? expr.
|
bunu nasıl yapabilirim? |
|
109 |
Speaking |
what can you do for me? expr.
|
benim için ne yapabilirsin? |
|
110 |
Speaking |
can you do that for me? expr.
|
benim için bunu yapar mısın? |
|
111 |
Speaking |
I don't think i can do that expr.
|
bunu yapabileceğimi sanmıyorum |
|
112 |
Speaking |
I can do that for you expr.
|
bunu senin için yapabilirim |
|
113 |
Speaking |
can you do me a favour? expr.
|
bana bir iyilik yapar mısın? |
|
114 |
Speaking |
we have men who can do this expr.
|
bunu yapabilecek adamlarımız var |
|
115 |
Speaking |
you can do better than that expr.
|
bundan iyisini yapabilirsin |
|
116 |
Speaking |
it is all I can do expr.
|
bütün yapabileceğim bu |
|
117 |
Speaking |
can you or can't you do it? expr.
|
bunu yapabilir misin yapamaz mısın? |
|
118 |
Speaking |
there's really nothing that you can do about it expr.
|
bu konuda gerçekten yapabileceğin hiçbir şey yok |
|
119 |
Speaking |
can you do me a favor? expr.
|
bana bir iyilik yapar mısın? |
|
120 |
Speaking |
you can do better than that expr.
|
bundan daha iyisini yapabilirsin |
|
121 |
Speaking |
can you do it for me? expr.
|
bunu benim için yapar mısın? |
|
122 |
Speaking |
can you do that? expr.
|
bunu yapabilir misin? |
|
123 |
Speaking |
I can do that expr.
|
bunu yapabilirim |
|
124 |
Speaking |
is this the best you can do? expr.
|
bula bula bunu mu buldun? |
|
125 |
Speaking |
what more can I do? expr.
|
başka ne yapabilirim? |
|
126 |
Speaking |
can you do anything? expr.
|
bir şey yapabilir misin? |
|
127 |
Speaking |
how can they do that? expr.
|
bunu nasıl yaparlar? |
|
128 |
Speaking |
a father can only do so much at the birth expr.
|
doğum sırasında babanın elinden ancak bu kadarı gelir |
|
129 |
Speaking |
you can do better expr.
|
daha iyisini yapabilirsin |
|
130 |
Speaking |
it's the least I can do expr.
|
elimden gelen bu kadar |
|
131 |
Speaking |
no can do expr.
|
hayatta olmaz |
|
132 |
Speaking |
the least you can do is listen expr.
|
en azından dinle |
|
133 |
Speaking |
anyone can do that expr.
|
herhangi biri bunu yapabilir |
|
134 |
Speaking |
I will do whatever I can expr.
|
elimden geleni yaparım |
|
135 |
Speaking |
I don't know what I can do to help expr.
|
elimden ne gelir bilmiyorum |
|
136 |
Speaking |
there's nothing I can do expr.
|
elimden bir şey gelmez |
|
137 |
Speaking |
İf you can dream it you can do it expr.
|
eğer hayal edebiliyorsan yapabilirsin |
|
138 |
Speaking |
İf you can dream it you can do it expr.
|
hayal edebiliyorsan yapabilirsin |
|
139 |
Speaking |
no can do expr.
|
hiç yolu yok |
|
140 |
Speaking |
you can do it whenever you want expr.
|
istediğin zaman yapabilirsin |
|
141 |
Speaking |
do your job the best you can expr.
|
işini en iyi şekilde yap |
|
142 |
Speaking |
you can do whatever you want expr.
|
istediğini yapabilirsin |
|
143 |
Speaking |
you can do what you want expr.
|
istediğini yapabilirsin |
|
144 |
Speaking |
no can do expr.
|
imkansız |
|
145 |
Speaking |
what makes you think he can do this job? expr.
|
onun bu işi yapabileceğini nereden düşündün ki? |
|
146 |
Speaking |
what can I do to help? expr.
|
nasıl yardım edebilirim? |
|
147 |
Speaking |
what makes you think he can do this job? expr.
|
onun bu işi yapabileceğini nereden çıkardın ki? |
|
148 |
Speaking |
let me see what i can do expr.
|
neler yapabileceğime bir bakayım |
|
149 |
Speaking |
what can I do? expr.
|
ne yapabilirim? |
|
150 |
Speaking |
no can do expr.
|
olmaz |
|
151 |
Speaking |
what can we do expr.
|
ne yapabiliriz? |
|
152 |
Speaking |
there's nothing i can do about that expr.
|
o konuda yapabileceğim bir şey yok |
|
153 |
Speaking |
what can we do? expr.
|
ne yapabiliriz? |
|
154 |
Speaking |
then what else can we do? expr.
|
o halde başka ne yapabiliriz? |
|
155 |
Speaking |
what can we do? expr.
|
neler yapabiliriz? |
|
156 |
Speaking |
let's see what you can do expr.
|
ne yapabileceğinizi görelim |
|
157 |
Speaking |
there's nothing we can do for them expr.
|
onlar için yapabileceğimiz hiçbir şey yok |
|
158 |
Speaking |
what can I do without you expr.
|
sensiz naparım |
|
159 |
Speaking |
there's nothing I can do for you expr.
|
senin için yapabileceğim bir şey yok |
|
160 |
Speaking |
do you have a number we can reach you at? expr.
|
sana ulaşabileceğim bir numara var mı? |
|
161 |
Speaking |
do you have a number we can reach you at? expr.
|
size ulaşabileceğimiz bir numara var mı? |
|
162 |
Speaking |
is there anything I can do for you? expr.
|
sizin için yapabileceğim bir şey var mı? |
|
163 |
Speaking |
I can not tell you anything you do not know expr.
|
sana bilmediğin bir şey söyleyemem |
|
164 |
Speaking |
what can I do for you? expr.
|
sizin için ne yapabilirim? |
|
165 |
Speaking |
what can I do for you? expr.
|
senin için ne yapabilirim? |
|
166 |
Speaking |
where do you think I can find it? expr.
|
sence nerede bulabilirim? |
|
167 |
Speaking |
what can I do for you? expr.
|
senin için ne yapabilirim? |
|
168 |
Speaking |
what can I do for you? expr.
|
sizin için ne yapabilirim? |
|
169 |
Speaking |
what else can I do for you? expr.
|
sizin için başka ne yapabilirim? |
|
170 |
Speaking |
what a lot of things there are that you can do expr.
|
yapabileceğin ne de çok şey var |
|
171 |
Speaking |
there's so much you can do expr.
|
yapabileceğin ne de çok şey var |
|
172 |
Speaking |
it's all I can do expr.
|
yapabileceğimin hepsi bu |
|
173 |
Speaking |
do the best you can expr.
|
yapabileceğinin en iyisini yap |
|
174 |
Speaking |
there is nothing i can do expr.
|
yapabileceğim hiçbir şey yok |
|
175 |
Speaking |
anything I can do to help? expr.
|
yapabileceğim bir şey var mı? |
|
176 |
Speaking |
what can i do for you? expr.
|
(garson vs) buyrun size nasıl yardımcı olabilirim? |
|
177 |
Speaking |
I can do that expr.
|
yapabilirim |
|
178 |
Speaking |
there's nothing I can do expr.
|
yapabileceğim bir şey yok |
|
179 |
Speaking |
there's not much i can do expr.
|
yapabileceğim çok bir şey yok |
|
180 |
Speaking |
no can do expr.
|
yapamam |
|
181 |
Speaking |
there's nothing you can do expr.
|
yapabileceğin hiçbir şey yok |
|
182 |
Speaking |
there's not much you can do expr.
|
yapabileceğiniz pek bir şey yok |
|
183 |
Speaking |
we need to do whatever we can expr.
|
yapabileceğimizi yapmalıyız |
|
184 |
Speaking |
you don't think I can do it? expr.
|
yapamayacağımı mı sanıyorsun? |
|
185 |
Speaking |
this is the best price we can do expr.
|
yapabileceğimiz en iyi fiyat bu |
|
186 |
Speaking |
is that the best you can do? expr.
|
yapabileceğinin en iyisi bu mu? |
|
187 |
Speaking |
that is the best that I can do expr.
|
yapabileceğimin en iyisi bu |
|
Slang |
|
188 |
Slang |
tell (one) what (one) can do with (something) v.
|
(bir şeyi) alıp bir yerine sokabileceğini söylemek |
|
189 |
Slang |
tell (one) what (one) can do with (something) v.
|
(bir şeyi) alıp neresine sokabileceğini söylemek |
|
Star Wars |
|
190 |
Star Wars |
we can do it! expr.
|
yapabiliriz! |
|